27 Aralık 2012 Perşembe

Tavuk Schnitzel


       İşten eve dönünce bazen çok enerjik bazen ise çok yorgun oluyorum.. İşte bu yorgun olduğum zamanlarda pratik şeyler yapma ihtiyacı duyuyorum.. Derin dondurucum bu anlamda kurtarıcım.. Köfteler,tavuklar, patlıcanlar,biberler hatta börekler bile çözülüp tüketilmeyi bekliyorlar :)
       Evde yemek yoksa hemen bir tavuk göğsü ya da birkaç köfte çıkartıp kızartırım yanına da bir salata pilav ohh bitti gitti :) Bu sefer dedim bırak ızgarayı Simge bir de schnitzel yap! Basit hemencecik yapıvereyim derken gaza geldim pilavını, salatasını, kızartmasını da yanına iliştirdim :) İşte tipik Simge! Amaaaan basit bişeyler yapıvereyim diye girdiğim mutfaktan, yemeğin yanına iki üç bişey daha ekleyip bitap olarak çıkıyorum :) Ha diyeceksiniz kızartmada pilavda yorulacak ne var? Evet çok zor değiller fakat yorgun bir insan için değerlendirirsek eziyete dönüşmesi muhtemel :) Öyle değil mi?
 Herkese kocaman sevgilerrrr....
TAVUK SCHNİTZEL
Malzemeler:
2 adet tavuk göğsü
2 su bardağı galeta unu
2 su bardağı un
2 yumurta
sıvıyağ
tuz

Yapılışı:
  Tavuk göğsümüzü büyüklüğüne göre incecik dilimler halinde uzunlamasına kesiyoruz. Mümkün olduğunca ince olmalı yoksa içi iyi pişmiyor. Hatta mümkünse kestiğimiz dilimleri et dövücüyle birazcık dövüyoruz :) galeta ununun içine bir miktar tuz koyuyoruz.
   Tavamızda yağımız ısınırken kestiğimiz tavuk parçalarını önce una ardından yumurtaya en son da galeta ununa bulayıp orta ateşte kızara kadar pişiriyoruz.
   Afiyet olsun!

24 Aralık 2012 Pazartesi

Brokoli Cacığı

   Cacık sıcak yaz günlerimizde sıklıkla ve çok sevilerek tüketilen şeylerin başında geliyor. E kışın salatalığın tazesi hormonsuzu olmadığından cacığa alternatifler geliştirmek lazım. Zira hala bir bulgur pilavının yanına cacık isterim ben :) Kış falan farketmez... O halde yeşilse yeşil, lezzetse lezzet! Buyrun size alternatif cacık :)

BROKOLİ CACIĞI
Malzemeler:
250 gr brokoli
1 su bardağı yoğurt
1 su bardağı su (arzunuza göre ilave edebilirsiniz)
1 diş sarımsak
1 çay kaşığı nane
Zeytinyağı
Tuz

Yapılışı:
  Brokoliyi ve sarımsağı robota alıp bir güzel çekiyoruz. Ardından yoğurdu suyla karıştırıp inceltiyoruz. Brokoli,sarımsak,tuz,naneyi de yoğurdumuza ekliyoruz. Servis ederken istersek ekstra nane serpip zeytinyağı döküyoruz.
 Afiyet olsun! :)

22 Aralık 2012 Cumartesi

Akşam Sofrası :)

   Bugünlerd hayat pek bir yoğun... Canikomun işti,dersti,sınavdı sunumdu derken kafasını kaşıyacak vakti kalmıyor... Çekiyor kendini bir köşeye çalış çalış çalış... Bana da pek bir boş vakit kalıyor haliyle...
   Yine günlerden bir gün bu boşluktan faydalanıp sevgili arkadaşım Tuğba bizdeyken hadi dedik bir sofra kuralım hem vakit geçsin hem keyfimiz yerine gelsin :) Mutfak masamızda aceleyle yenecek akşam yemeğini kendimizce eğlenceli hale getirdik... Masamız cam olduğu için görüntü şeffaf oldu :) Yine de o kadar eğlendik ki dur dedim paylaşayım ben bunu :)))
   Ağzımızın tadı , soframızın tuzu , içimizin huzuru hiç eksik olmasın dostlarım! Sevgiler...

Menümüz ise şöyleydi:


20 Aralık 2012 Perşembe

Nohutlu ve Kurutulmuş Domatesli Tarhana

    Herkese yeniden merhaba...
 Sanırım yurdumuzun büyük çoğunluğu artık karla kucaklaştı :) Soğuklar iyiden iyiye bastırdı, üşütmeler gripler bolca bizleri ziyarete başlar artık. Ama ben hasta olmayacağım diyorsanız size bir doğal reçete vereyim: TARHANA ÇORBASI! ;)
 Kışlıkların en değerlisi,vücudumuzun en değerli dostu canımız birtanemiz tarhana çorbasını sevmeyen varsa artık sevecekl!
 Tarhana birçok yörede farklı tariflerle karşımıza çıkabiliyor. Mesela burada, Malatya'da tarhanalar yoğurtlu. Hafif ekşi bir tadı var. Ben bizim yörenin, anneciğimin elleriyle hazırladığı tarhanadan yaptım. Canım annem iyi ki varsın! :)
 Arkadaşlar bir şey çok faydalıysa ve doğalsa o şeylerden bolca tüketilmelidir. Hele ki doğallığın zor bulunur olduğu şu zamanlarda... İlaçlarla , çaylarla uğraşmayın bolca tarhana çorbası için kendinizi koruyun :) Hepimizin bildiği şeyler ama netten biraz araştırdım ve tarhananın faydalarını sizler için yazıyorum:)

TARHANANIN FAYDALARI

  • Soğuk algınlığına karşı birebirdir, bağışıklık sistemimizi güçlendirir. (Bol A,B ve özellikle C vitaminlerini içerir.)
  • (Buraya dikkat :)) Bolca lif içerir,doğal tokluk hissi verir, doğal bir zayıflama ilacıdır.
  • Nefes borusunu temizler, vücuttaki fazla tuzu atar,bağırsakları çalıştırır.
  • Şekeri ve kolesterolü dengeler.
  • Betaceroten antioksidanı görevi görür. Kansere yol açan ve gözlere zarar verebilecek bakterileri engeller.
  • Birçok yiyecekte olmayan P ve K vitaminlerini içerir.  P vitamini kanamaları önler ve yumuşatır, K vitamini ise kanın pıhtılaşma kabiliyetini arttırır.
  • Mide asitini düzenler.
  • Kadınsal rahatsızlıkları önler, iyi ve kötü bakterilerin dengelenmesini sağlar..
                                                                                                          (Kaynak: Tarhana Baba)

   .....ve belki de sayamadığımız birçok faydası... Baştan ayağa bir koruyucu ,vücut dostu..
       Ben bu tarifi Lezzet dergisinde görüp denemeye karar verdim, klasik tadına karşın nispeten farklı bir tat ve değişik bir sunum imkanı sağlıyor. Daha öncekilerden çok çok daha beğendim ve mutlaka ama mutlaka denemenizi tavsiye ediyorum.. Lütfen beni kırmayın efem, pişman olmazsınız! :)))

NOHUTLU VE KURUTULMUŞ DOMATESLİ TARHANA
Malzemeler:
6 su bardağı su
5 kaşık toz tarhana
1 yemek kaşığı tereyağı
1 yemek kaşığı biber salçası
tuz,pulbiber,nane
1 su bardağı haşlanmış nohut
4 adet kurutulmuş domates

Yapılışı:
   Tenceremizde tereyağını eritip salçayı kavuruyoruz. Suyun 1 bardağı ile bir kapta tarhanamızı eritiyoruz. Diğer beş bardağı ise salçayı kavurduğumuz tencereye ekleyip kaynamaya bırakıyoruz.
  Bu sırada kuru domateslerimizi bir kapta sıcak suyla ıslatıp yumuşamaya bırakıyoruz. Kaynayan suyumuza tarhanayı akıtarak yavaş yavaş ekliyoruz. Yumuşayan domatesleri ince uzun şerit şeklinde kesip çorbamıza ilave ediyoruz. En son nohutları da ekleyip kıvamını kontrol ediyoruz. Sizin için çok koyuysa bir su bardağı daha kaynamış su ilave ediyoruz. Tuzunu, pulbiberini ve bolca nanesini de ekleyip bir süre  kısık ateşte kaynatıyoruz. Kıvamı alınca altını kapatıyoruz.
  Afiyet olsun!
  
Not: Fotoğraf çok aceleyle çekildi o yüzden gölgeli olmuş kusura bakmayın dostlar bir dahakine yenileyeceğim :)

14 Aralık 2012 Cuma

Pratik Salata

    Arşivde kalmış tariflerden biri. İnanılmaz basit ve kolay, pratikliğiyle de harika.
    Birkaç yıl önce bir arkadaşım marulla yoğurdu karıştırıyorum öyle daha çok seviyorum salatayı dediğinde şok olmuştum :) Fakat ben de geçen zamanda birçok tarif denedim hepsini de çok sevdim. Bu salatamızı da geçen yıl Galatasaray -Fenerbahçe derbisini izlemek için toplandığımızda Bahar ablamız getirmişti. Onlar maça daldılar ben yemekleri hüplettim! :)))
  PRATİK SALATA:
Malzemeler:
Göbek marul
Kaşar
1 tavuk göğsü
Süzme yoğurt
1 yemek kaşığı mayonez
Dereotu
Yapılışı:
  Göbek marullarımızı doğruyoruz. Üzerine haşlayıp didiklediğimiz tavuklarımızı ve küçük küçük küpler şeklinde doğradığımız kaşarı ekliyoruz. Yoğurtla mayonezi ve biiraz da tuzu karıştırıp salatamızın üzerine döküyoruz. En son dereotunu da kıyıp üzerini süslüyoruz.. Güzelce karıştırdıktan sonra afiyetle yiyoruz.
 Afiyet olsun!

11 Aralık 2012 Salı

Patatesli Börek

    Bu hafta yine diyete başladım :( Geçen yıl verdiğim 7 kilodan üçünü alınca artık dur demenin vakti gelmişti. Allahım diyetin en zor zamanı da başları işte. Nerede pasta börek makarna var onlara kayıyor gözüm :( Ama azimliyim yine bu 3 kilodan bu ay kurtulacağım inşallah!
  Bu güzel mis börekleri de canım kardeşime yapmıştım. Benim patatesli böreğimi pek seviyor. Geçen haftalarda yine bizimleydi pazar günü biraz erken kalkıp hemen yapıverdim canikoma :) Evde hazır yufka olunca börek yapmak çok da zor değil ya da insan boğazına bu kadar düşkün olunca öyle geliyor :) Hamur açmam gerekse açarım o derece üşenmiyorum :)) Sonra gelsin kilolar işte...
  Neyse siz yine de azar azar tadını çıkararak yiyin...Ben yapamıyorum bari siz yapın ;)
PATATESLİ BÖREK
Malzemeler:
3 yufka
3 adet patates
1 soğan
kırmızı biber
tuz
pul biber
maydanoz (isteğe bağlı)
yumurta sarısı
susam/ çörekotu
Sosu için:
1 su bardağı süt
1 yumurta
sıvıyağ

Yapılışı:
   Patateslerimizi soyup küçük parçalar halinde tencereye koyup haşlıyoruz. Patatesimiz haşlanırken yufkaları ikiye katlayıp ortasından kesiyoruz. Sonra açıp tekrar üst üste koyup üçgen şeklinde 3 eşit parçaya bölüyoruz  . Bir kasede sos malzemelerimizi karıştırıyoruz.
   Patatesler haşlanınca eziyoruz. Bir tavada biraz sıvıyağda küp küp doğradığımız soğanları kavurup kırmızı biberimizi de ekleyip ocaktan alıyoruz. Patateslerin üzerine döküyoruz. İncecik kıydığımız maydanozları da ekleyip tuzunu biberini ayarlayıp soğumaya bırakıyoruz.
  Son olarak da üçgen yufkalarımıza sos sürüp ortasına bir miktar harçtan alıp sarma gibi sarıyoruz :) Üzerlerine yumurta sarısı sürüp susam ya da çörek otu serpiştiriyoruz.
   180'C de üzeri kızarana kadar pişiriyoruz.
  Afiyet olsun!
Not: Böreğimizi tüm yufkayı büyük bir rulo şeklinde sarıp  belli aralıklarla keserek de hazırlayabilirsiniz.

6 Aralık 2012 Perşembe

İzmir Köfte

  Uzun zamandır yapmadığım bu harika lezzeti eşimin ısrarlarına dayanamayarak en sonunda yaptım. Neden mi yapmıyordum? Tüm malzemeleri önceden kızartıldığı için. :( Hem zararlı gibi geliyor hem de bana dokunuyor ama kahretsin ki çok lezzetli :) Yanına bir pilav, bir de cacık işte size akşamınıza renk katacak muhteşem üçlü :)
İZMİR KÖFTE:
Malzemeler:
500 gr kıyma
1 kuru soğan
1 sarımsak
bir miktar ufalanmış ekmek
yumurta(ben eklemedim)
tuz,karabiber
3 patates
3 domates
4 biber
1,5 yemek kaşığı salça
su

Yapılışı:
  Soğanı bir kaba rendeleyip üzerine kıymamızı ekliyoruz. Ardından sarımsağı rendeleyip, diğer tüm malzemeleri de ekledikten sonra güzelce yoğuruyoruz. Üzerini kapatıp dinlenmeye bırakıyoruz.
   Diğer taraftan patateslerimizi elma dilimi şeklinde kesiyoruz,domatesleri dörde bölüyoruz ve biberleri de ikiye bölüyoruz.
    Önce patatesleri ardından parmak şeklinde yuvarladığımız köfteleri kızartıp bir patates bir köfte şeklinde fırın kabımıza diziyoruz. Üzerine domates ve biberlerini de ekleyip hafif sulandırıp baharatlandırdığımız sosumuzu da üzerine ekliyoruz. 180'C de domates ve biberler yumuşayana kadar pişiriyoruz.
    Afiyet olsun!

25 Kasım 2012 Pazar

Çekiliş Vaar! :)


 Sevgili arkadaşımız Moriçe'nin güzel bir çekilişi var. Katılmak isteyenler Tık Tık
 

Kabak Tatlısı

   Kabak tatlısını ilk denemem bir faciayla sonuçlanmıştı. Üniversitedeyken internetten bulduğum tarifi bir püf noktasını kaçırarak uygulamıştım :) Üzerine şeker dökülü kabakları kısık ateşte pişirmek yerine yüksek ateşte pişirince tavada (bakın tencere demiyoruml:)) inanılmaz yapışkan ve sert bir macun oluşmuştu. Hiii amanin ne o macuna ne de kabaklara dokunabildim, dur dedim Simge azıcık soğusun yıkarsın. Saf mıyım neyim yaa? :) O macun soğuyunca mermer oldu! :))))) Zaten sınırlı sayıdai kap kacağımızdan bir tanesine daha elveda demek zorunda kalmıştık...
  Nereden nereye....O zamandan beri kabak tatlısı benim için yapacağım en son tatlı oldu. Ama geçen gün pazardan başka bir vesileyle aldığım kabağın tatlısını yapmaya karar verdim. Amaaaan ne de kolaymış yahu! Onca yıl boşun beklemişim, bu yüzden arayı kapatmak için bu hafta iki defa pişiridim :)
  Bir de bunun kirece batırılan versiyonu var ya dışı çıtı çıtır içi yumuşacık oluyor offf offf. Onu da bi 5 sene sonra denerim inşallah! :))

KABAK TATLISI
Malzemeler:
1 kilo kabak
2 su bardağı şeker
Dövülmüş ceviz
Tahin(isteğe bağlı)

Yapılışı:
 Kabaklarımızı iric soğrayıp kabuklarını soyuyoruz. İri doğruyoruz yoksa pişerken dağılabiliyor.
 Bir tencereye tek sıra halinde diziyoruz ve üzerine şekeri boşaltıyoruz. Kabakların suyunu salması ve şekerin erimesi için birkaç saat bekliyoruz. Ardından ocağa alıp kısık ateşte kabaklar yumuşayana kadar pişiriyoruz. Ben tencerenin kapağını kapatıyorum annem açık bırak diyor ama kapalı olmasının bir zararını görmedim :) Pişmeye yakın kapağı alıyorum ki iyice suyunu çeksin. Soğuyunca tabaklara alınıp üzerine ceviz ve istenirse tahin dökülüp servis edilir.
 Afiyet olsun!

21 Kasım 2012 Çarşamba

Beril'in Sofrası


  Selamlar sevgiler dostlar,
 Daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi dost sofralarını paylaşmayı da takip etmeyi de çok seviyorum. İnsana çok güzel fikirler verebiliyor.
 Bu güzel sofra da sevgili arkadaşımız Beril'e ait... O kadar şık ve iç açıcıydı ki sofra yemekleri bekleyememişim resmetmek için :) Sonradan bakınca farkettim yine de o kadar güzel ki herşey umarım ufak bir fikir olur sizler için de...
  Beril'e de sonsuz teşekkürler!






Soframızdakiler:

  • Mercimek çorbası
  • Yoğurtlu patates topları
  • İmam bayıldı
  • Salata
  • Harika bir somon :)
  • helva 

18 Kasım 2012 Pazar

Yoğurt Soslu Kuru Fasülye Köftesi


     Bakliyatları zamandan tasarruf adına düdüklüde haşlıyorum. Çalışan bayan olmak bazen pratik davranmayı gerektiriyor malesef. Bu yüzden bakliyatları haşlayıp derin dondurucuda saklıyorum lazım olunca hemen çıkarıp kullanıyorum.
     Geçenlerde yine kuru fasülye haşlamak istedim fakat biraz fazla kaçırmışım süresini :) Yine de derin dondurucuya koymuştum ama çıkarıp eritince hepten dağıldı. Atmaya da kıyamadım ne yapsam ne yapsam derken kuru fasülye ezmesi yapayım dedim. Mutfağa gitim orada da benim çok sevdiğim Lezzet dergisinin köfteler ekine gözüm çarptı bi bakayım  derken bu tarife rastladım. İyi ki de görmüşüm hemen yaptım afiyetle yedik. O kadar da çok oldu ki birazını da komşularıma ikram ettim.. Ohhh miss :))

 KURU FASÜLYE KÖFTESİ
Malzemeler:
500 gr haşlanmış kuru fasülye
1 soğan
80 gr rendelenmiş kaşar peyniri
Yarım demet maydanoz
2 yumurta
1 yumurta sarısı
1 su bardağı un
Gelate unu
1 paket kabartma tozu
tuz,karabiber, pul biber
Kızartmak için ayçiçek yağı
Sos için:
Süzme yoğurt
1 diş sarımsak
nane

Yapılışı:
   Kuru fasülyeleri mutfak robotunda püre haline getiriyoruz. İçine tuz,baharatlar, yarım su bardağı un,peynir,kıyılmış maydanoz, kabartma tozu, yumurta sarısı ve rendelenmiş soğanı ekleyip karıştırıyoruz.
    Elimizi hafif yağlayıp karışımdan parçalar kopartıyoruz ve parmak şeklinde köfteler hazırlıyoruz. Önce una ardından yumurtaya en son da galeta ununa bulayıp kızgın yağda kızartıyoruz. Kağıt havlu üzerine alıp fazla yağını süzüyoruz.
   Sos için de yoğurdu bir miktar ezip sarımsak ve naneyle karıştıyoruz. Köftelerin yanında servis ediyoruz.
   Afiyet olsun!
Not: Bu köfteleri ılık tüketmeye özen gösterelm,çok daha leziz oluyorlar!

15 Kasım 2012 Perşembe

Kalp Kurabiyeler

       Bu kurabiyeleri sevgili  Umutsepeti'nde  gördüğümde bayılmıştım ve hemen yapmalıyım dedim. Tesadüfe de bakın ki o hafta öğretmen arkadaşlarım evimizi ziyarete geleceklerdi. Hemen hazırladım, çabucak da pişti :)) Herkes bayıldı:)) Gerçi ben bu kurabiyelerin adına arkadaşlarıma aşk dolu günler getirsin diye Aşk Kurabiyeleri demiştim ama orijinal tarifle işte Kalp Kurabiyeler :))


KALP KURABİYELER
Malzemeler:
3 su bardağı un 
Yarım paket kabartma tozu
2 adet yumurta 
1 limon kabuğu
150 gr tereyağı
1,5 su bardağı pudra şekeri
Yapılışı:
    Unu, yumurtayı ve ince rendelenmiş limon kabuğunu bir kapta karıştırıyoruz. Ardından diğer malzemeleri de ekleyip kulak memesi kvamında bir hamur elde ediyoruz.
     Hamuru iki parçaya bölüp un serpiştirdiğimiz düz bir zeminde çok kalın olmayacak şekilde açıyoruz. Kalp kalıplarıyla hamurumuzdan kalıplar çıkartıyoruz. Çok güzel yıkadığımız bir dolma kalem kapağıyla kurdelelere yer açıyoruz.
    Fırın tepsisine yerleştirip 175'C de yaklaşık 10-15 dk fırına göre pembeleşene kadar pişriyoruz. Soğuduktan sonra kurdelaları istediğimiz uzunlukta kesip kurabiyeleimize bağlıyoruz.
   Afiyet olsun! :)

Gaziantep- Yeme İçme

  Antep gezimizin son kısmı da yeme içme.. Eeee blog sahibesiyiz yemeksiz hiç olur mu? :))
  Kime Antep derseniz diyin öncelikle size şunu söylüyorlar:
 Hiç mi şaşmaz yahu? Herkes 'Mutlaka İmam Çağdaş'a gidin' dedi durdu. Allah Allah dedik ne var burada bu kadar çok konuşuluyor bir gittik ki hele:)) Hakkaten övdükleri kadar varmış. Özellikle soğanlı lahmacununu denemek istemiştik fakat sezon açılmadığı için deneyemedik. Onun yerine şunlaı hüplettik:

Benim menümde lahmacun ve karışık kebap vardı! Yummy :)
Sevgili eşim ise Ali Nazik tercih etti..

Domates ezmeli kebap

Gavurdağı Salatası

Mezelerimiz

Kaşıkla içilen ayranımız:)
Veeeee tabi ki tatlı tabağımız ve baklava:))

Offff ki ne off ben baklavadan ziyae şöbiyete bittim!

   Bir de ilk gün Meşhur Halil Usta'ya gittik. Biraz zor bulduk dışardıan baktık küçücük dedik içeri bir girdik aman Allahım:) Mahşer gibi kalabalık , ünlüler geldi gitti..Karınca gibi çalışanlar etrafınızda çok güzeldi.


 Herşey bol baharatlıydı salata da dahil... Ama parmaklarımızı yedik :)
 Artık baklavaları şöbiyetleri fıstık ezmelerini anlatmıyorum :))
 Sevgiler....



11 Kasım 2012 Pazar

Gaziantep-Çarşı Pazar

 Gaziantep çarşı pazarını görmeden gezimizin tamamlanması imkansızdı tabi ki. çarşıyı pazarı bir güzel gedik alacaklarımızı aldık rahatlardık :) Zincirli Bedesten, Almacı Pazarı ve Bakırcılar Çarşısı hepsi birbirne çok yakındı gezerken birinden çıkıp diğerine girdik :)
1. Zincirli Bedesten:
  Eskiden et hali olarak kullanılırken belediye burayı Antep'in en işlek çarşısı haline getirmeyi başarmış. Ben ilk gördüğümde bir nevi kapalı çarşı diye düşünmüştüm ;) Bedestende yöresel el sanatları, kuyumcular, hediyelik eşya,gümüşçü,yemenici, sedef işlemeleri gibi turistik eşyaların satıldığı dükkanlar var.
  Uzuuun zamandır aradığım fakat bulamadığım bir yüzük, birkaç adet şal  ve bir takı setiyle mutlu mesut ayrıldım buradan bir daha görüşmeye söz vererek....
2. Bakırcılar Çarşısı:
      Oldukça eski ve güzel bir çarşı içinde türlü türlü bakır eşyalar var.




Daha da önemlisi hala yaşayan ve çalışan bir çarşı.. Resimde bir bıçakçı ve mangal malzemeleri üreten bir dükkan...
Ha bir de sol taraftaki ise bir sefer tası :) Fakat bana üstüste dizilmiş tencereler gibi geldi:) 

3. Almacı Pazarı:
      
Veee Almacı Pazarı... İçerisinde damak zevkinize göre ve hatta ne isterseniz bulabileceğiniz harika bir çarşı... Baharatlardan kurutulmuş sebzeye çeşit çeşit salçalardan meyce kurularına kadar inanılmaz zenginlikte seçenek sunuyor size. Tabi ki kucak dolusu şey aldım,pişman değilim! Yarasın :)


Neler yedik kısmına gelince.. Onu da yarın paylaşayım gezmiş kadar yoruldum!
Sevgiler ;)

Gaziantep Gezisi- Hayvanat Bahçesi

    Mozaik Müzemizi gezdik bir yemek molası verdik ondan sonra doğru hayvanat bahçesine :) Yine ağzım açık,şaşkınlıklar içerisinde dolaştım çünkü gerçekten harika bir yer yapılmış ve tıkır tıkır da işliyor. Öncelikle girdiğimiz alan bir mesire yeri piknik falan yapılıyor,biraz daha ilerleyince kaşımıza bu kapı çıkıyor. Biletimizi aldık hadi girelim :)
 İlk karşımıza çıkanlar şempanzelerdi :) Maymungilleri hep çok sevmişimdir. Burada uyuyan bir tane var ancak resimdeki şempanzenin dışında öpüşen bir çift, atlayıp zıplayan bir minik ve onu durdurmaya çalışan annesi de vardı. Laf aramızda hakkaten bize çok benziyorlar :)))
Sevimli midilliler :)

 Ormanların kralları, asalete bakın hele :)     

Sevimli ayıcık bıcı bıcı yaparken :)
İşte buldum: Natalie Portman ve Mila Kunis :))))))

 Pelikanlar
Çeşit çeşit evler yapılmış ziyaret için, bunlara Kuş Cenneti, Sürüngen evi, Balıklar ve yılanlar dahil açık alan dışında kapalı alanlarda da ziyaret var:
Kuş cenneti
  Akvaryum

Sol alttaki ne kadar da sevimli gelmişti! Aldanmayın! O bir pirana :)
Ve son olarak Simgegillerden uzun boylu,ince boyunlu, çırpı bacaklı Zürafa :) Kendimi uzun sanırdım,yanılmışım :)))))))))))

Gaziantep Gezisi- Zeugma Mozaik Müzesi

   Uzun zamandır yapmayı planladığımız fakat bir türlü gerçekteştiremediğimiz Antep gezisini nihayet hayata geçirdik :) Antep şurası , 2-3 saatlik yol gidelim görelim dedikçe yollar uzadı, mesafe arttı ama biz yılmadık! İyi ki iyi ki de gitmişiz görmüşüz... Oldukça büyük ve gelişmiş bir şehir, esnafıyla turistiyle insanlarıyla beni gerçekten çok etkiledi. Çok güleryüzlü ve yardımseverler, ne zaman başımız sıkışsa hiç çekinmeden danıştık, çok güzel cevaplar aldık...
    Neler mi yaptık? Gitmeden önce hazırladığım planı bir fireyle tamamladık! Bir gece iki günlük bir tatilimiz vardı dolu dolu geçirdik. Gaziantep'ten notlar:
1-) Zeugma Mozaik Müzesi:
    Benim Gaziantep'te en çok görmeyi istediğim yerdi ve bu isteğimde ne kadar haklı olduğumu anlamış oldum. İnanılmaz büyülendim, MÖ'den kalan eserlerin çoğu büyüleyici. Müzeyi bu kadar muhteşem tasarlayıp eserleri bizlere ulaştıranlara da ayrıca saygılarımı sunuyorum inanılmaz düzenli ve etkileyiciydi. Fotograf çekmenin serbestliği ise paha biçilemez;)

 En en en çok etkilediğim şey bu idi. Kocaman ama kocaman bir alana şu gördüğünüz küçücük renkli taşlarla geometrik şekiller,insanlar yapmak bir de üzerine üç boyut eklemek benim aklımın alabileceği birşey değil!! O kadar çok ve uzun uzun inceledim ki anlatamam.. Kocaman bir alanda sadece kafanızdan yapacağınız bir tasarlamayla kocaman bir resim oluşturmak (M:Ö den bahsediyoruz) insanüstü bir çaba...Her ayrıntı her renk belirtilmiş, yakından uzaktan değişen hiçbirşey yok, mozaikler tam bir muzice eseri!!!

  Soldaki bir hamam sanırım altında sıcak su oluyor ve insanlar sıcak taşın üzerinde bir güzel paklanıyorlardı :) Sağdakini ise anlatmama gerek yok sanırım :)) O çağlarda pek de çekingenlik yokmuş :))
 Müzede en başarılı bulduğum şeylerdn biri d bazı mozaiklerin fotoselle aydınlatılmış olması. Önüne bir ziyaretçi geldiğinde açılıyor,gittiğinizde kapanıyor. Hem tasarruf sağlanmış oluyor hem de eserlerin fazla ışıktan zarar görmesi engelleniyor.
  Çocuklar da unutulmamış ve onlara da müze içerisinde hoşça vakit geçirebilecekleri Çocuk Atölyesi hazırlanmış. Bizim de içimizde büyümemiş çouklar olduğundan Burçincimle iki resim arasındaki 7 farkı bulduk. Müzede sergilenen moziklerden bazılarına 7 alakasız nesne eklenmiş onları buluyorsunuz. Çok eğlenceli :))
 Gelelim müzedeki en önemli parçaya: Çingene Mozaiği

   Bu harika esere ayrı bir oda hazırlanmış. Bir rehber eşliğinde kapıda karşılanıp karanlık, sadece yer spotlarının aydınlattığı koridorlardan dönerken çok özel bir şeye doğru gittiğinizi hissedip heyecanlanıyorsunuz.Koridorların nerede biteceği belirsiz, daha ilerleyecğinizi düşündüğünüz anda aniden bir çift delici göz tam karşınızdan size bakıyor: Çingene Kızı!!!
 
     'Menad Evi' olarak adlanırıların mekanda ortaya çıkan moziklerim hemen hemen tamamı eski eser kaçakçılarınca kaçırıldığı anlaşılmış. Çingene Kızı olarak adlandırılan figür yapılan kaçak kazı toprağın altında kaldığından şans eseri kaçakçıların gözlerinden saklanmış olup müzeye kazandırılmıştır.
     Şeffaf başlığı altındaki dağınık saçları, çıkık emacık kemiği ve dolgun yüzü, kulaklarındaki küpelerle ortaya çıkarıldığında kazı ortamı şakası olarak Çingene Kızı'na benzetilmiş olup sonraki süreçte d bu isimle anılmıştır. Kimliği konusunda aydınlatıcı bilgi bulunmayan bu mozaik başının yanındaki asma filizlerden dolayı Dionysıs'un şenliklerinde yer alan menadlardan biri olduğu ya da Büyük İskender'in portresi olduğunu ileri sürenler bulunmaktadır. Mozaiğin en ilgi çekici yanı gözlerinin, kendisine bakanı her yönden takip etmesidir. 'Üç çeyrek bakış' olarak ifade edilen teknik, Leonardo Da Vinci'nin Mona Lisa resminde de kullanılmıştır. Bu özellikleri nedeniyle eser, Zeugma ve Gaziantep'in sembolü haline gelmiştir.
 
    Etkileyici değil mi?

29 Ekim 2012 Pazartesi

Pratik Tiramisu

                Selam sevgili dostlar,
     Neden bu kadar uzun bir ara verdim, neden hiçbirşey yayınlayamadım bilmiyorum. Bu sırada bolca yedim,içtim,gezdim,tozdum,pişirdim,resimledim... Artık sırasıyla inşallah hepsini sizlerle paylaşacağım. Hele bir Antep gezisi var aman aman... O kadar çok şey yazmak istiyorum ki kafamda bir türlü sınıflayamıyorum.. Önümüzdeki günlerde inşallah paylaşacağım!
    Canım tiramisuma bir bakın lütfen! :) Her düşünmemde , bakışımda ağzım sulanıyor. O kadar sık yapıyorum ki benim için canımız tatlı birşeyler istediğinde şıpadana yapılan bir tatlı haline geldi. Hem kremamsı hem pastamsı hem de hafifimsi :) (o da ne demek??)  Aslında tam olarak tiramisu diyemiyoruz orijinaline bakınca fakat Türk usülü tiramisu desek daha doğru olacak ;)
   Mutlaka çoğumuz yapıyoruzdur biliyoruzdur ama bir de benden deneyin.Sevgiler!

PRATİK TİRAMİSU
Malzemeler:
1 hazır kakaolu kek
2 su bardağı süt
3 yemek kaşığı şeker
3 yemek kaşığı un
1 yumurta
1 paket labne
1 vanilya
Islatmak için:
2 tatlı kaşığı kahve
1 fincan sıcak su
Üzeri için:
kakao
Yapılışı:
    Öncelikle hazır kekimizi servis edeceğimiz tabağa alıp kahve ve sıcak suyla hazırladığımız karışımı her yerine yayarak ıslatıyoruz. Fakat bu noktada çok kullanmayalım yoksa sırılsıklam oluyor!
    Kekimiz ıslanırken bir tencerede sütü,şekeri,unu,yumurtayı karıştırıp orta ateşte muhallebi haline gelene kadar pişiriyoruz. Ardından labneyi ekleyip mikserle pürüzsüzleşene kadar karıştırıyoruz ve en son da vanilyayı ekliyoruz. Karışımımızın yarısı kekimizin üzerine döküyoruz.
    Kekin ikinci katını kapatıp üstünü yine kahve karışımımızla ıslatıyoruz. Ve kalan kremayı da döküp güzelce yayıyoruz. Bir müddet soğumaya bırakıyoruz.
    İlk sıcaklığını atınca ufak bir süzgeçle üzerine kakao rendeliyoruz ve dolaba kaldırıyoruz. Ne kadar soğursa o kadar lezzetleniyor! :)
    Afiyet olsun!