25 Kasım 2012 Pazar

Çekiliş Vaar! :)


 Sevgili arkadaşımız Moriçe'nin güzel bir çekilişi var. Katılmak isteyenler Tık Tık
 

Kabak Tatlısı

   Kabak tatlısını ilk denemem bir faciayla sonuçlanmıştı. Üniversitedeyken internetten bulduğum tarifi bir püf noktasını kaçırarak uygulamıştım :) Üzerine şeker dökülü kabakları kısık ateşte pişirmek yerine yüksek ateşte pişirince tavada (bakın tencere demiyoruml:)) inanılmaz yapışkan ve sert bir macun oluşmuştu. Hiii amanin ne o macuna ne de kabaklara dokunabildim, dur dedim Simge azıcık soğusun yıkarsın. Saf mıyım neyim yaa? :) O macun soğuyunca mermer oldu! :))))) Zaten sınırlı sayıdai kap kacağımızdan bir tanesine daha elveda demek zorunda kalmıştık...
  Nereden nereye....O zamandan beri kabak tatlısı benim için yapacağım en son tatlı oldu. Ama geçen gün pazardan başka bir vesileyle aldığım kabağın tatlısını yapmaya karar verdim. Amaaaan ne de kolaymış yahu! Onca yıl boşun beklemişim, bu yüzden arayı kapatmak için bu hafta iki defa pişiridim :)
  Bir de bunun kirece batırılan versiyonu var ya dışı çıtı çıtır içi yumuşacık oluyor offf offf. Onu da bi 5 sene sonra denerim inşallah! :))

KABAK TATLISI
Malzemeler:
1 kilo kabak
2 su bardağı şeker
Dövülmüş ceviz
Tahin(isteğe bağlı)

Yapılışı:
 Kabaklarımızı iric soğrayıp kabuklarını soyuyoruz. İri doğruyoruz yoksa pişerken dağılabiliyor.
 Bir tencereye tek sıra halinde diziyoruz ve üzerine şekeri boşaltıyoruz. Kabakların suyunu salması ve şekerin erimesi için birkaç saat bekliyoruz. Ardından ocağa alıp kısık ateşte kabaklar yumuşayana kadar pişiriyoruz. Ben tencerenin kapağını kapatıyorum annem açık bırak diyor ama kapalı olmasının bir zararını görmedim :) Pişmeye yakın kapağı alıyorum ki iyice suyunu çeksin. Soğuyunca tabaklara alınıp üzerine ceviz ve istenirse tahin dökülüp servis edilir.
 Afiyet olsun!

21 Kasım 2012 Çarşamba

Beril'in Sofrası


  Selamlar sevgiler dostlar,
 Daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi dost sofralarını paylaşmayı da takip etmeyi de çok seviyorum. İnsana çok güzel fikirler verebiliyor.
 Bu güzel sofra da sevgili arkadaşımız Beril'e ait... O kadar şık ve iç açıcıydı ki sofra yemekleri bekleyememişim resmetmek için :) Sonradan bakınca farkettim yine de o kadar güzel ki herşey umarım ufak bir fikir olur sizler için de...
  Beril'e de sonsuz teşekkürler!






Soframızdakiler:

  • Mercimek çorbası
  • Yoğurtlu patates topları
  • İmam bayıldı
  • Salata
  • Harika bir somon :)
  • helva 

18 Kasım 2012 Pazar

Yoğurt Soslu Kuru Fasülye Köftesi


     Bakliyatları zamandan tasarruf adına düdüklüde haşlıyorum. Çalışan bayan olmak bazen pratik davranmayı gerektiriyor malesef. Bu yüzden bakliyatları haşlayıp derin dondurucuda saklıyorum lazım olunca hemen çıkarıp kullanıyorum.
     Geçenlerde yine kuru fasülye haşlamak istedim fakat biraz fazla kaçırmışım süresini :) Yine de derin dondurucuya koymuştum ama çıkarıp eritince hepten dağıldı. Atmaya da kıyamadım ne yapsam ne yapsam derken kuru fasülye ezmesi yapayım dedim. Mutfağa gitim orada da benim çok sevdiğim Lezzet dergisinin köfteler ekine gözüm çarptı bi bakayım  derken bu tarife rastladım. İyi ki de görmüşüm hemen yaptım afiyetle yedik. O kadar da çok oldu ki birazını da komşularıma ikram ettim.. Ohhh miss :))

 KURU FASÜLYE KÖFTESİ
Malzemeler:
500 gr haşlanmış kuru fasülye
1 soğan
80 gr rendelenmiş kaşar peyniri
Yarım demet maydanoz
2 yumurta
1 yumurta sarısı
1 su bardağı un
Gelate unu
1 paket kabartma tozu
tuz,karabiber, pul biber
Kızartmak için ayçiçek yağı
Sos için:
Süzme yoğurt
1 diş sarımsak
nane

Yapılışı:
   Kuru fasülyeleri mutfak robotunda püre haline getiriyoruz. İçine tuz,baharatlar, yarım su bardağı un,peynir,kıyılmış maydanoz, kabartma tozu, yumurta sarısı ve rendelenmiş soğanı ekleyip karıştırıyoruz.
    Elimizi hafif yağlayıp karışımdan parçalar kopartıyoruz ve parmak şeklinde köfteler hazırlıyoruz. Önce una ardından yumurtaya en son da galeta ununa bulayıp kızgın yağda kızartıyoruz. Kağıt havlu üzerine alıp fazla yağını süzüyoruz.
   Sos için de yoğurdu bir miktar ezip sarımsak ve naneyle karıştıyoruz. Köftelerin yanında servis ediyoruz.
   Afiyet olsun!
Not: Bu köfteleri ılık tüketmeye özen gösterelm,çok daha leziz oluyorlar!

15 Kasım 2012 Perşembe

Kalp Kurabiyeler

       Bu kurabiyeleri sevgili  Umutsepeti'nde  gördüğümde bayılmıştım ve hemen yapmalıyım dedim. Tesadüfe de bakın ki o hafta öğretmen arkadaşlarım evimizi ziyarete geleceklerdi. Hemen hazırladım, çabucak da pişti :)) Herkes bayıldı:)) Gerçi ben bu kurabiyelerin adına arkadaşlarıma aşk dolu günler getirsin diye Aşk Kurabiyeleri demiştim ama orijinal tarifle işte Kalp Kurabiyeler :))


KALP KURABİYELER
Malzemeler:
3 su bardağı un 
Yarım paket kabartma tozu
2 adet yumurta 
1 limon kabuğu
150 gr tereyağı
1,5 su bardağı pudra şekeri
Yapılışı:
    Unu, yumurtayı ve ince rendelenmiş limon kabuğunu bir kapta karıştırıyoruz. Ardından diğer malzemeleri de ekleyip kulak memesi kvamında bir hamur elde ediyoruz.
     Hamuru iki parçaya bölüp un serpiştirdiğimiz düz bir zeminde çok kalın olmayacak şekilde açıyoruz. Kalp kalıplarıyla hamurumuzdan kalıplar çıkartıyoruz. Çok güzel yıkadığımız bir dolma kalem kapağıyla kurdelelere yer açıyoruz.
    Fırın tepsisine yerleştirip 175'C de yaklaşık 10-15 dk fırına göre pembeleşene kadar pişriyoruz. Soğuduktan sonra kurdelaları istediğimiz uzunlukta kesip kurabiyeleimize bağlıyoruz.
   Afiyet olsun! :)

Gaziantep- Yeme İçme

  Antep gezimizin son kısmı da yeme içme.. Eeee blog sahibesiyiz yemeksiz hiç olur mu? :))
  Kime Antep derseniz diyin öncelikle size şunu söylüyorlar:
 Hiç mi şaşmaz yahu? Herkes 'Mutlaka İmam Çağdaş'a gidin' dedi durdu. Allah Allah dedik ne var burada bu kadar çok konuşuluyor bir gittik ki hele:)) Hakkaten övdükleri kadar varmış. Özellikle soğanlı lahmacununu denemek istemiştik fakat sezon açılmadığı için deneyemedik. Onun yerine şunlaı hüplettik:

Benim menümde lahmacun ve karışık kebap vardı! Yummy :)
Sevgili eşim ise Ali Nazik tercih etti..

Domates ezmeli kebap

Gavurdağı Salatası

Mezelerimiz

Kaşıkla içilen ayranımız:)
Veeeee tabi ki tatlı tabağımız ve baklava:))

Offff ki ne off ben baklavadan ziyae şöbiyete bittim!

   Bir de ilk gün Meşhur Halil Usta'ya gittik. Biraz zor bulduk dışardıan baktık küçücük dedik içeri bir girdik aman Allahım:) Mahşer gibi kalabalık , ünlüler geldi gitti..Karınca gibi çalışanlar etrafınızda çok güzeldi.


 Herşey bol baharatlıydı salata da dahil... Ama parmaklarımızı yedik :)
 Artık baklavaları şöbiyetleri fıstık ezmelerini anlatmıyorum :))
 Sevgiler....



11 Kasım 2012 Pazar

Gaziantep-Çarşı Pazar

 Gaziantep çarşı pazarını görmeden gezimizin tamamlanması imkansızdı tabi ki. çarşıyı pazarı bir güzel gedik alacaklarımızı aldık rahatlardık :) Zincirli Bedesten, Almacı Pazarı ve Bakırcılar Çarşısı hepsi birbirne çok yakındı gezerken birinden çıkıp diğerine girdik :)
1. Zincirli Bedesten:
  Eskiden et hali olarak kullanılırken belediye burayı Antep'in en işlek çarşısı haline getirmeyi başarmış. Ben ilk gördüğümde bir nevi kapalı çarşı diye düşünmüştüm ;) Bedestende yöresel el sanatları, kuyumcular, hediyelik eşya,gümüşçü,yemenici, sedef işlemeleri gibi turistik eşyaların satıldığı dükkanlar var.
  Uzuuun zamandır aradığım fakat bulamadığım bir yüzük, birkaç adet şal  ve bir takı setiyle mutlu mesut ayrıldım buradan bir daha görüşmeye söz vererek....
2. Bakırcılar Çarşısı:
      Oldukça eski ve güzel bir çarşı içinde türlü türlü bakır eşyalar var.




Daha da önemlisi hala yaşayan ve çalışan bir çarşı.. Resimde bir bıçakçı ve mangal malzemeleri üreten bir dükkan...
Ha bir de sol taraftaki ise bir sefer tası :) Fakat bana üstüste dizilmiş tencereler gibi geldi:) 

3. Almacı Pazarı:
      
Veee Almacı Pazarı... İçerisinde damak zevkinize göre ve hatta ne isterseniz bulabileceğiniz harika bir çarşı... Baharatlardan kurutulmuş sebzeye çeşit çeşit salçalardan meyce kurularına kadar inanılmaz zenginlikte seçenek sunuyor size. Tabi ki kucak dolusu şey aldım,pişman değilim! Yarasın :)


Neler yedik kısmına gelince.. Onu da yarın paylaşayım gezmiş kadar yoruldum!
Sevgiler ;)

Gaziantep Gezisi- Hayvanat Bahçesi

    Mozaik Müzemizi gezdik bir yemek molası verdik ondan sonra doğru hayvanat bahçesine :) Yine ağzım açık,şaşkınlıklar içerisinde dolaştım çünkü gerçekten harika bir yer yapılmış ve tıkır tıkır da işliyor. Öncelikle girdiğimiz alan bir mesire yeri piknik falan yapılıyor,biraz daha ilerleyince kaşımıza bu kapı çıkıyor. Biletimizi aldık hadi girelim :)
 İlk karşımıza çıkanlar şempanzelerdi :) Maymungilleri hep çok sevmişimdir. Burada uyuyan bir tane var ancak resimdeki şempanzenin dışında öpüşen bir çift, atlayıp zıplayan bir minik ve onu durdurmaya çalışan annesi de vardı. Laf aramızda hakkaten bize çok benziyorlar :)))
Sevimli midilliler :)

 Ormanların kralları, asalete bakın hele :)     

Sevimli ayıcık bıcı bıcı yaparken :)
İşte buldum: Natalie Portman ve Mila Kunis :))))))

 Pelikanlar
Çeşit çeşit evler yapılmış ziyaret için, bunlara Kuş Cenneti, Sürüngen evi, Balıklar ve yılanlar dahil açık alan dışında kapalı alanlarda da ziyaret var:
Kuş cenneti
  Akvaryum

Sol alttaki ne kadar da sevimli gelmişti! Aldanmayın! O bir pirana :)
Ve son olarak Simgegillerden uzun boylu,ince boyunlu, çırpı bacaklı Zürafa :) Kendimi uzun sanırdım,yanılmışım :)))))))))))

Gaziantep Gezisi- Zeugma Mozaik Müzesi

   Uzun zamandır yapmayı planladığımız fakat bir türlü gerçekteştiremediğimiz Antep gezisini nihayet hayata geçirdik :) Antep şurası , 2-3 saatlik yol gidelim görelim dedikçe yollar uzadı, mesafe arttı ama biz yılmadık! İyi ki iyi ki de gitmişiz görmüşüz... Oldukça büyük ve gelişmiş bir şehir, esnafıyla turistiyle insanlarıyla beni gerçekten çok etkiledi. Çok güleryüzlü ve yardımseverler, ne zaman başımız sıkışsa hiç çekinmeden danıştık, çok güzel cevaplar aldık...
    Neler mi yaptık? Gitmeden önce hazırladığım planı bir fireyle tamamladık! Bir gece iki günlük bir tatilimiz vardı dolu dolu geçirdik. Gaziantep'ten notlar:
1-) Zeugma Mozaik Müzesi:
    Benim Gaziantep'te en çok görmeyi istediğim yerdi ve bu isteğimde ne kadar haklı olduğumu anlamış oldum. İnanılmaz büyülendim, MÖ'den kalan eserlerin çoğu büyüleyici. Müzeyi bu kadar muhteşem tasarlayıp eserleri bizlere ulaştıranlara da ayrıca saygılarımı sunuyorum inanılmaz düzenli ve etkileyiciydi. Fotograf çekmenin serbestliği ise paha biçilemez;)

 En en en çok etkilediğim şey bu idi. Kocaman ama kocaman bir alana şu gördüğünüz küçücük renkli taşlarla geometrik şekiller,insanlar yapmak bir de üzerine üç boyut eklemek benim aklımın alabileceği birşey değil!! O kadar çok ve uzun uzun inceledim ki anlatamam.. Kocaman bir alanda sadece kafanızdan yapacağınız bir tasarlamayla kocaman bir resim oluşturmak (M:Ö den bahsediyoruz) insanüstü bir çaba...Her ayrıntı her renk belirtilmiş, yakından uzaktan değişen hiçbirşey yok, mozaikler tam bir muzice eseri!!!

  Soldaki bir hamam sanırım altında sıcak su oluyor ve insanlar sıcak taşın üzerinde bir güzel paklanıyorlardı :) Sağdakini ise anlatmama gerek yok sanırım :)) O çağlarda pek de çekingenlik yokmuş :))
 Müzede en başarılı bulduğum şeylerdn biri d bazı mozaiklerin fotoselle aydınlatılmış olması. Önüne bir ziyaretçi geldiğinde açılıyor,gittiğinizde kapanıyor. Hem tasarruf sağlanmış oluyor hem de eserlerin fazla ışıktan zarar görmesi engelleniyor.
  Çocuklar da unutulmamış ve onlara da müze içerisinde hoşça vakit geçirebilecekleri Çocuk Atölyesi hazırlanmış. Bizim de içimizde büyümemiş çouklar olduğundan Burçincimle iki resim arasındaki 7 farkı bulduk. Müzede sergilenen moziklerden bazılarına 7 alakasız nesne eklenmiş onları buluyorsunuz. Çok eğlenceli :))
 Gelelim müzedeki en önemli parçaya: Çingene Mozaiği

   Bu harika esere ayrı bir oda hazırlanmış. Bir rehber eşliğinde kapıda karşılanıp karanlık, sadece yer spotlarının aydınlattığı koridorlardan dönerken çok özel bir şeye doğru gittiğinizi hissedip heyecanlanıyorsunuz.Koridorların nerede biteceği belirsiz, daha ilerleyecğinizi düşündüğünüz anda aniden bir çift delici göz tam karşınızdan size bakıyor: Çingene Kızı!!!
 
     'Menad Evi' olarak adlanırıların mekanda ortaya çıkan moziklerim hemen hemen tamamı eski eser kaçakçılarınca kaçırıldığı anlaşılmış. Çingene Kızı olarak adlandırılan figür yapılan kaçak kazı toprağın altında kaldığından şans eseri kaçakçıların gözlerinden saklanmış olup müzeye kazandırılmıştır.
     Şeffaf başlığı altındaki dağınık saçları, çıkık emacık kemiği ve dolgun yüzü, kulaklarındaki küpelerle ortaya çıkarıldığında kazı ortamı şakası olarak Çingene Kızı'na benzetilmiş olup sonraki süreçte d bu isimle anılmıştır. Kimliği konusunda aydınlatıcı bilgi bulunmayan bu mozaik başının yanındaki asma filizlerden dolayı Dionysıs'un şenliklerinde yer alan menadlardan biri olduğu ya da Büyük İskender'in portresi olduğunu ileri sürenler bulunmaktadır. Mozaiğin en ilgi çekici yanı gözlerinin, kendisine bakanı her yönden takip etmesidir. 'Üç çeyrek bakış' olarak ifade edilen teknik, Leonardo Da Vinci'nin Mona Lisa resminde de kullanılmıştır. Bu özellikleri nedeniyle eser, Zeugma ve Gaziantep'in sembolü haline gelmiştir.
 
    Etkileyici değil mi?